ANKARA-BHA
Anahtar Parti Lideri Yavuz Ağıralioğlu, “Terörsünüz Türkiye diyorsunuz. Türkiye’de zaten terör yoktu. İnşallah sizin dediğiniz olur da sizin dediğiniz genelde olmuyor. Sizin öngörünüz inşallah tutar ama sizin öngörüleriniz genelde tutmuyor. Siz devamlı hissesine tüh kandık, vah yandık demek düşüyor. Kaygımız şu. Niyetinizden korkmuyoruz. Sicilinizden korkuyoruz. Daha önce çözüm sürecinde böyleydiniz. Daha önce Esad’la böyleydiniz. Daha önce Amerika’yla böyleydiniz. Her ittifak kurduğunuzda böyle bir siyasi siciliniz var. O yüzden endişeliyiz” diye konuştu. Ağıralioğlu, borsanın hareketlenmesiyle ilgili de, “Memlekette şimdi bir belediye başkanlığı üzerinden bir kriz başladı. Bir günde kaybedilen 10 milyar doları kimin aldığını açıklayacaksınız. Memleket kaygıyla ne olduğunu anlamaya çalışırken bu işlerden para kazananları açıklayacaksınız. Bu millet sizin deneme tahtanız değil” dedi.
Anahtar Parti Genel Başkanı Yavuz Ağıralioğlu partisinin Yozgat İl Kongresine katıldı. Ağıralioğlu burada yaptığı konuşmada özetle şunları söyledi:
BEN HUZURUNUZA TERÖRİSTLERE TEBESSÜM EDEREK GELMEDİM
“Parti kurduk. Çok partiler kuruldu. Daha önce de mensubiyet duyduğumuz partiler oldu. Partilerden ayrılmadık, partilerimiz bizden ayrıldı aslında. Biz hep bu söylediğimiz çizgideydik. Hep aynı yerde durduk. Hiç aslında parti değiştirmedik. Bizim partilerimiz değişti. Biz hep aynı şahsiyet, aynı hassasiyet, aynı inanç, aynı ülkü, aynı ülke iddiasındaydık. İddiasında omuz omuza mücadele ettiğimiz yerlerde arkadaşlarımızdan utanmadık. Ama mensubiyet duyduğumuz partilerin siyasi mecranda zaman zaman kırılmaları oldu. Biz kırılmadık. Siyasi alan kırıldı. Ben bugün huzurunuza teröristlere tebessüm ederek gelmedim. Bugün bu salona hissesine teröristlerin elini sıkmış olmak gibi bir utanç düşmüş evladımız olarak gelmedim Allah’a hamd olsun. Ben, Ülkemiz adına, ülkümüz adına başladığımız mücadeleye leke sürerek gelmedim. Ama bilirsiniz ki memleketiniz zordadır.
HER PARTİYİZ!
Memleket derdine kuruldu bu parti. Her partiden bir parti değil. Benim partim ne olacak diyenlerin değil, benim milletim ne olacak diyenlerin partisi olarak kurduk. Parti kurduk. Daha önce de kurmuştuk aynı hassasiyetlerle. Ama zaman zaman kuruluş hassasiyetlerinizin hilafına, kurulduğunuz zamanın sözünün hilafına başınıza bir türlü iş geliyor. Kurduğunuz ve kurulduğunuz gibi duramıyor, kurduğunuz kurulduğunuz gibi devam edemiyorsunuz. Ama Allah’a hamdolsun 13-15 yaşında ülkü ocaklarında kalbimize fısıldanan memleket hassasiyetiyle 53 yaşında yani 40 yıllık mücadelede bu hassasiyet koordinatlarının dışına çıkmak. Kuruluş dilekçesi verince, kongre yapınca hakkı olan şartları yerine getirme telaşında olunca her partiden bir parti gibi algılanıyorsunuz. Ama memleket artık her partiden bir parti olanların değil her partinin hakikatini kendinde toplayanların yönetimini bekliyor. Biz her partiden bir parti değiliz. Biz her partiyiz. Biz memleketi adaletle kalkınmaya, adaletle kalkındırmaya bismillah ederleriz. Biz bir cumhuriyeti halkla konuşturma mesuliyetini idrak ederleriz. Bütün bunları milliyetçi bir hareket duygusuyla yakmaya kavli yetenleriz. Biz Memleketin sorunlarını çözüp deva kastında mücadele ederleriz. Biz bütün bunları memleket yeniden refah bulsun, saadetle yaşayabilsin diye iyilikle mücadele ederleriz. Biz bütün bunlar olunca memleketin hissesine bolluk bereket düşsün diye memleketi bir ve beraber edelim diye istikbale, çocuklarımızın istikbaline zafer burçları dikenleriz. Sözü cümleyi birleştirirken her partiyi sayarak söylediğim şey her partinin milletine verip de tutamadığı sözlerin mesuliyetine kurulduğumuz gerçeğidir.
MEMLEKETTE LİYAKATLİ ŞÖHRETSİZLER DİYE KIMILDAMA VAR
Adnan Menderes’in söylediklerini Süleyman Demirel söylemiş, Süleyman Demirel’in söylediklerini Ecevit söylemiş. Ecevit’in söylediklerini Özal söylemiş. Özal’ın söylediklerini Erbakan Hoca söylemiş. Rahmetli Başbuğ’un söylemiş. Muhsin Başkan söylemiş. Biz söylüyoruz. Tayyip Bey söylemiş. Tayyip Bey 23 yıldır söylüyor. Siyasette liyakatli şöhretsizler diye bir kımıldama var. Türk milletinin ufkuna bundan daha iyisi mümkündür diye, biz talibiz diye yetişen, kavuşan evlatlarımız var. Şimdi, şimdi bu evlatların omuzuna hangi yük düştüğünü arz etmek için söylüyorum. Bilin, Türk yurdunun sorunları var. Bilin, aşinasınız yüke, aşinasınız derde, memleketinizin dertleri var. O yüzden ben size gelip burada sorunları sayıp canınızı sıkmak için değil, sorunlar var, çözme iradesinde bir evladınız var, yola çıkmaya hazır mısınız demeye geldim. 15-20 yılda bir biliyorsunuz siyaset nesil değiştiriyor, jenerasyon değiştiriyor. Sayın Cumhurbaşkanım biraz inatçı çıktı, kabul etmemiz lazım. Reis sebat etti. Sebatında da kararlı. Sayın Cumhurbaşkanı önce İbrahim Tatlıses’e söyletti. İbrahim Tatlıses’e söyletti ki sen varsan ben de varım. Ama İbrahim Tatlıses’ten randıman alamadı. Mehmet Uçum Bey’e söyletti. Bu anayasaya göre bir daha seçilebilir dedi. Olmadı. Baktı ki Tayyip Bey bu açıklamalarla olmayacak bu iş en son Ali Cenaplığın zirvesinde bizi rahatlattı. Dedi ki efendim ölene kadar buradayım. Sonra da huzursuz olmayalım diye dedi ki ya bu makamlar ebedi değil, kalıcı değiliz bu makamlarda. Ölünce bırakacağız dedi ya. Biz rahatlattı Cumhurbaşkanımız. Sağ olsun.
ÜŞENMEDEN BİSMİLLAH DEDİK
Sayın Cumhurbaşkanı’na buradan sormaya hakkımız var. Sayın Cumhurbaşkanı 2002’de sizin Yozgat’ın duasını aralıksız 23 yıllık iktidarımızda Yozgat’ın oyunu desteğini almanıza sebep olan vaatlerinizi ben 2025 yılında sizin Yozgatlılara seslendiğiniz yerde yine vaat ediyorsam siz bu 23 yıl ne yaptınız? Ben şimdi arkadaşlarımla parti kuruyoruz. Parti programı yazıyor arkadaşlarım. Dedim ki parti programı yazacağız diye telaşlanmanıza gerek yok. Bu partilerin programları hepsi birbirinin aynıdır. Bu Adalet ve Kalkınma Partisi’nin programını alıyorsunuz, oradaki K harfini siliyorsunuz. Programı olduğu gibi veriyoruz. Eğer dedim AK Parti’deki arkadaşlarımız anlarlarsa ki bu Anahtar Partiler, parti programı yazmaya üşenmişler, bizim partimizin programını kopya etmişler. Deseler ki diyecekler dedim. O zaman diyeceğiz onlara ki; biz parti programı yazmaya üşenmedik. Biz sizin 23 yıl önce yaptığınız programın bütün sorunları duruyor. Onlara üşenmeden Bismillah dedik. O yüzden sizin programı yazdık.
Şimdi ben diyorum ki aziz milletimiz biz enflasyonu düşüreceğiz. Sayın Cumhurbaşkanı diyor ki ben de düşüreceğim. Biz şimdi diyoruz ki biz bu çocuklarımızın aşına işine kavuşacağız. Reis diyor ki ben de. Biz diyoruz ki bu memleketin bu faiz, enflasyon pençesinde geçirdiği her günü ziyan sayıyoruz. Bununla çok kararlı mücadele edeceğiz. Tayyip Bey diyor ki bende. Biz ne dersek bende demeye başladık. İktidara yeni gelmeye çalışıyor yeniden. Tayyip Bey 23 yıldır iktidardan ben konuşmasam da burada o konuşsa zannedersiniz ki iktidara yeni gelmeye çalışıyor. 23 yıldır her şeyi yapmaya kudreti olan bir iradenin bugün bize mazeret beyan etmesine itirazımız kurdurdu partiyi. Siz bunların hepsini vaat ettiklerinizi çözmüş olsaydınız biz bugün bu salonda size dua ediyor olacaktık.
23 YILDIR İKTİDARA MİLLET CANSUYU VERİYOR
Adalet dediniz, kalkınma dediniz, adalet ve kalkınmanın en kötü karnesiyle şimdi hizalanmaktasınız, görülmektesiniz. Memleketinizin sizin elinizde olduğu bu yıllar içerisinde sizin yapacağınız çok kıymetli şeyler vardı. Keşke yapabilseydiniz. Çünkü bu millet AK Parti’ye güvendiği kadar Tayyip Bey’e kredi verdiği kadar hiçbir evladına güvenmedi, kredi vermedi. 23 yıldır aralıksız iktidara bu millet can suyu veriyor. Bu sefer olmadı öbür sefer, bu seçim olmadı öbür seçim diye imkân veriyorlar. Sizi sevmekten başka hiçbir kabahati olmayan bu millete bu 23 yıllık aralıksız desteğin mükafatı bu mu olmalıydı? 23 yıl arkanızda dağ gibi duran bu millete yaşattığınız bunca sorun bu milletin sevgisinin bedeli mi olmalıydı? Ne kabahati vardı bu milletin sizi sevmekten başka? Sizden ümit etmek, sizden beklemekten başka ne kabahati vardı bu milletin?
2023 SEÇİMLERİNİN VEKALETİNİ BÖYLE İSTEDİLER
Bu millet size en son seçimde fakirliğe razı olarak bir daha kredi verdi. 2023 seçimlerini şöyle kazandılar. Ben 2023 seçimlerinde bu bahse konu itirazlarla masadan kalkmış kardeşinizim. Devlet millet düşmanlarıyla Cumhurbaşkanlığı pazarlığının yapılmasına razı olmadan geldim ben buraya. O zaman Milliyetçi Hareket Partisi’nin Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli Millet İttifakı’nın adayına şöyle seslendi. Kılıçdaroğlu, sağda solda konuşuyor söylüyorsun. Demirtaş’ı serbest bırakacağım diyorsun. Kavala’ya hürriyet diyorsun. Kandilin temsilcileriyle pazarlık ediyorsun. İtiraf et bakalım, Öcalan’ı da serbest bırakacak mısın diyor. 2023 seçiminin vekaletini Yozgat’tan böyle istediler. Milletvekili arkadaşlarımız geldi buraya. Tamam bu ara biraz fakirlik var. Tamam bu ara biraz enflasyon var. Kabul ediyoruz biraz mali disiplin bozuldu. Kabul ediyoruz. Biraz dertlerimiz çoğaldı. Yaşam şartlarınızda biraz bozulma var ama dediler biz devlet millet düşmanlarına gülmedik, gülmeyeceğiz. Fakirliğe razı olduk, vatansızlığa razı olmadık, olmayacağız. Bize destek olursanız biz vatanın milletin istikbalini bu teröristlerle pazarlık edecek bu adamları iktidara gelmekten alıkoyacağız dediler. Millet ne yaptı? Fakirliğe razı olduk. Enflasyona razı oldu. İşsizliğe razı oldu. Geçim zorluğuna razı oldu. Niçin? Vatansızlığa razı olmayacağımız için. Devlet millet düşmanları imkân, itibar bulmasın istedik. Öcalan serbest bırakılmasın. Öcalan muhatap alınmasın. Öcalan’la cumhurbaşkanlığı makamı örselenmesin, konuşulmasın istedik. Vekaleti 2023 de böyle verdik. Şimdi Kemal Kılıçdaroğlu’na sorduğunuz soru, sizin onun çıkaracağından korkunuzun değil, sizden önce çıkaracağınızın korkusundanmış.
NİÇİN YİNE MUHATTAP ALDINIZ?
Herkesin yeri oynamaya başladı. Elinde bırakacak silahı bile olmayan bir terör örgütüdür. Hükümete de bu anlamda teşekkür borcumuz var. Evlatlarımız intikalde vuruluyordu. Bingöl’deki katliam dahil, 33 evladımızın katledildiği o alçak suikast dahil. Vurma kapasitemizin azlığından, istihbaratımızın noksanlığından, bir sürü problem vardı. FETÖ’cüler vardı, Amerikalılar vardı, istihbarat ajanları vardı. Sonra müteşekkir olalım hükümete, bu İHA’lar, SİHA’lar çok kıymetli oldu. Vurma kapasitemiz o kadar arttı ki, başını çıkarana vurdunuz. PKK elinde bırakacak silah bile olmayan, aciz, sefil bir örgüt haline geldi. Elinde bırakacak silahı olmayan bir cinayet şebekesidir. Niçin yine muhatap aldınız? Niçin kendi Kürtlerinize bu Öcalan’ı değdirdiniz? Niçin? Hesabını vereceksiniz.
NİYETİNİZDEN DEĞİL, SİCİLİNİZDEN KORKUYORUZ
Terörsünüz Türkiye diyorsunuz. Türkiye’de zaten terör yoktu. Şimdi bizim kaygılarımız var. Kaygılarımızı dinleyeceksiniz. Efendim inşallah sizin dediğiniz olur da sizin dediğiniz genelde olmuyor. Sizin öngörünüz inşallah tutar ama sizin öngörüleriniz genelde tutmuyor. Siz devamlı hissesine tüh kandık, vah yandık, yahu bunu denedik ama bilmiyorduk, aslında biz bunu planlamadık demek düşüyor. Gelip devamlı milletinizin huzuruna aziz milletiniz bizi bağışlayın demeyi seviyorsunuz. Kaygımız şu. Niyetinizden korkmuyoruz. Sicilinizden korkuyoruz. Daha önce daha önce FETÖ’cülerle böyleydiniz. Daha önce çözüm sürecinde böyleydiniz. Daha önce Esad’la böyleydiniz. Daha önce Amerika’yla böyleydiniz. Her ittifak kurduğunuzda böyle bir siyasi siciliniz var. O yüzden endişeliyiz. Hatırlattığımız şeyi duyun. Şimdi size 5-6 ay sonra Suriye’desiniz. 5-6 ay sonra Emevi camisindesiniz diye gaz verenlerin başınıza bela ettiği terör devletini savuşturmaya gayret etmektesiniz. Yoksa 2009’da bilmiyordunuz, 2011’de bilmiyordunuz, 2024’te şimdi bize diyorsunuz ki 25’te PKK’ya devlet kurduracaklar, onu engellemeye çalışıyoruz. Bunu 2011’de bilecektiniz. Neden korkuyoruz? 2025’te size 2035’te ne yapacaklarını bilmiyorsanız ki öyle düşünüyoruz. Size 2035’te başımıza bela edecekleri devletin taşlarını döşetiyorlar, ondan endişeliyiz, duyun sesimizi. İsrail’in güvenlik programı çalışıyor, tıkır tıkır. İsrail Golan Tepelerini aldı. Şam’ın banliyölerine girdi. İsrail şu anda güya Şam yönetiminin elindeki silahları vurdu. Sekiz yüz nokta. PYD’nin elindeki silahları vurmuyor. Peşmerge Bakanlığı kuruluyor. 100 bin kişilik ordu, 100 bin de Suriye’de kuruluyor. 15 bin kişilik ordusu olan 1 devrim var Şam’da. 100 bin kişilik ordusu olan PYD’ye, devlet kurduruyor.
BİR GÜN DÖNÜP DE SİZİN YÜZÜNÜZDEN DEMEDİK!
PKK’ya silah vermişler. Kürtlerimiz de uyanık olmak zorundalar. PKK’ya 40 yıl silah verdiler. Herkes verdi, İsrail verdi, Amerika verdi, İngiltere verdi, Fransa verdi, Almanya verdi. 40 yıldır Kürtlerimizden koparmak için PKK’ya silah verdiler. Kürt-Türkmen savaşı çıkarmak için verdiler.
40 yıldır evlatlarımız vuruldu. Umutlarımız vuruldu. Geleceğimiz vuruldu. Tebessümlerimiz vuruldu bizim. Aybüke Yalçın’ın tebessümü vuruldu. Necmettin Öğretmenin ay yüzlü yüzü vuruldu. Çocuklarımız vuruldu. Selçuk Baker’in yiğitliği vuruldu. Fırat Çakıroğlu vuruldu. Bütün evlatlarımız vuruldu. 40 yıldır vuruyorlar. Kürt de vuruyorlar. Türkmen de vuruyorlar. Asker de vuruyorlar, sivil de vuruyorlar. 40 yıldır vuruluyoruz. Bir gün Kürt komşularımıza kaşımızı düşürmedik. Bir gün. PKK’ya kızıp da, bir gün dönüp Kürt’e sizin yüzünüzden demedik Allah’a hamdolsun. Bizi bizden ayıramadılar.
NETENYAHU’NUN ŞEMSİYESİ OLMAYI TEKLİF EDİYORLAR
PKK’ya kızdık. PKK’yı vurduk. 40 yıldır bu mücadelede nefes almadık, aldırmadık. Kürdü PKK’ya kaptırmadık. Şimdi ikinci plana başlıyorlar. PKK’ya silah vererek başaramadıklarına şimdi devlet vaadiyle Netenyahu’nun şemsiyesi olmayı teklif ediyorlar. Şimdi bakacağız. Dini, imanı, kalbi kavli olan Ümmet-i Muhammed’in miğferi olan bin yıldır bu coğrafyada biz Kürt’ün kuvvetiyiz, Kürt bizim aklımız. Biz Kürt’ün aklıyız, Kürt bizim kuvvetimiz. Bu beraberlik dini birbirini İslam’ın da, hakkın da, hakikatin de, insanlığın da miğferi. Bin yıldır biz dünya ahiret beraberliğimizi koyun koyuna mayalıyoruz. Şimdi diyorlar ki bize, Kürtleri Netenyahu’nun şemsiyesi yapacağız. Göreceğiz bakalım.
850 MİLYONA YETEBİLİRDİ
Bu ülke doğru yönetilirse 850 milyona yetebilir bir memlekettir. Yanlış yönetilince 85 bin kişiye yetmez şimdi olduğu gibi. 538 milyar dolar yatırım yapmışlar. Sağ olsunlar. Ceplerinden yapmadılar. Siz yaptınız ama onlar sağ olsun. Para sizin, alın teri sizin, vergi sizin ama teşekkürü onlara yapalım yine. Ne kadar faiz ödediler biliyor musunuz? 600 milyar dolar, 23 yılda. Ben o yüzden bu memleket ayağa kalkar diyorum. 600 milyar dolar faiz ödedik ayaktayız. Borcumuz duruyor. 450 milyar dolar. Yani yaptığımızın iki katı kadarını faize ve borca kattırmışız. Ona rağmen ayaktayız. Diyorlar ki bize bize bir şans daha verin. 23 yıldır verdik. Bir şans daha verince bugün yapamadığınız neyi yapacaksınız?
İNŞALLAH MAHKUM GARANTİSİ VERMİYORLAR
Anahtar Parti lideri Yavuz Ağıralioğlu’ndan İmamoğlu’nun diploma iptaline tepki
Baktı ki imkanlar bitti, AK Parti’nin siyasi pratiği bu. Dediler ki efendim yol yapacağız, yolcu garantisi veriyoruz. Verdiler mi? Verdiler. Yolcu garantili yol. Sonra baktılar ki yetmiyor. Geçenden şu kadar, geçmeyenden bu kadar dönemine. Geçerseniz köprüden bu kadar, geçmezseniz şu kadar. Geçerseniz 350 geçmezseniz 750. Sonra baktılar hastane. Hastanelerimiz çok güzel Allah var. Ama hasta garantili durumda var. Şimdi Cumhurbaşkanımız bütçeye koymuş bu bütçenin içerisinde konuşulurken duymuştum ben. 25 bütçesinde hapishane hazırlığındalar. İnşallah mahkûm garantisi vermiyorlar. Eğer mahkûm garantisi veriyorlarsa borcu ödeyeceğiz. Mecbur içeri gireceğiz çıkacağız.
CUMHURBAŞKANIMIZ ŞÖYLE BİR ŞEY DENESE…
Bu memleketin çözülmez hiçbir sorunu yoktur. Bu memleketin tek sorunu haddini hududunu bilmeyen siyasettir. Bu memlekette sorun diye gördüklerinizin hepsi siyasetçiler yerinde durmuyor diye yaşanmakta. Biz Anahtar Parti olarak işin yolunu bulduk. Siyaseti haddine hududuna çektiğimiz zaman hazinelerinizin dolacağını size haber vermeye geldik. Ülkenin adaletini düzeltmek için siyasetçilere ihtiyaç yok. Cumhurbaşkanımız şöyle bir şey denese mesela dese ki aziz milletim 23 senedir beni destekliyorsunuz sağ olun, var olun. Ben giderayak bir şey denemek istiyorum dese. Biz de desek ki reis ne denemek istiyorsun? Denemediğim bir şey kaldı onu deneyeceğim desin. Ney efendim o? Partisizliği deneyelim. Cumhurbaşkanlığı makamı da olmasın. Parti de olmasın. Bakan da olmasın. Milletvekili de olmasın. Partiler de olmasın. Devlet planlama teşkilatı olsun. Onlar planlasın. Müsteşarlar olsun. Onlar uygulasın. Bu yargıda hiç bunları ellemeyelim. Bunlar yaptığını denetlesin. Parti, lider, program, münakaşa, tartışma, bakan, memur, milletvekili olmasın dese bunu bir deneyelim dese bak buna imanım gibi eminim bugün yaşadıklarımızın hiçbirisinin olmadığı bir ülkeye kavuşacağız. Eğer siyasetçiler çekilince memleketin yükü azalıyorsa bitiyorsa sorun siyasetçilerdir. Adalet aslında bozulmuyor. Adaleti ne bozuyor biliyor musunuz? Biz milletimizi koruyoruz. Siz bizi koruyun diyorlar adalet. Adalete diyorlar ki biz zaten milleti koruyoruz. Siz bizi koruyun işinize bakın. Adaleti bizimkiler bozuyor. Ekonomiyi ne bozuyor? Biz kimin ne kazanacağına kendimiz karar veriyoruz. Siz diyorlar işinize bakın. Kimin ne kazanacağına bütçeyi böyle bozuyorlar.
1 GÜNDE KAYBEDİLEN 10 MİLYAR DOLARI KİM ALDI?
Memlekette şimdi bir belediye başkanlığı üzerinden bir kriz başladı. Geçen 2 yıl yüksek faize razı olduk ki Merkez Bankası döviz rezerviyle dolsun diye bir günde kaybedilen 10 milyar doları kimin aldığını açıklayacaksınız. Kriz çıkacak belediye başkanları üzerindeki operasyonun borsaya etkisini tahmin edip geceden döviz alma talebinde kim bulundu açıklayacaksınız. Memleket kaygıyla ne olduğunu anlamaya çalışırken bu işlerden para kazananları açıklayacaksınız. Bu millet sizin deneme tahtanız değil. Memleketinizi adaletle yöneteceksiniz. Adaletle ayağa kaldıracaksınız. Bu hazineyi dolduracağız. Yapacaklarımızı söylüyorum. Bu israfa, şatafata, lükse, debdebeye, temsile ayrılan her paranın önünü keseceğiz. Harcanan her paranın yargı hesabını sorsun diye bir mekanizma geliştireceğiz. Harcadığı her kuruşun hesabını vermek zorunda olan bir devlet sistemi inşa edeceğiz. Mecburuz. Bu hazineyi dolduracak göreceksiniz.
TÜRKİYE’NİN BOZULAN DENGESİ; EVLATLARINI TEFECİYE DÜŞÜREN HESAPSIZ BABA YÜZÜNDEN
Enflasyonu enflasyona sebep olan şeyi biliyorsunuz. Kamu kaynaklarının hesapsız harcanmasıdır. Bu enflasyon diye gördüğünüz şey başımıza dışarıdan bela olmamıştır. Bu enflasyon, kamu kaynaklarını har vurup harman savuran, bütçeyi kazandığından çok harcama yükünün altına sokan siyasi maharetsizlik yüzündedir. Evdeki gibi düşünün yani, maaşınızdan daha fazlasını harcarsanız, öbür ay borçlanmak zorunda kalıyorsunuz. Öbür ayda daha fazla harcarsanız, borcu faizle almak zorunda kalıyorsunuz, sonra takibe düşüyorsunuz, sonra tefeciye düşüyorsunuz. Şu anda Türkiye’nin bozulan dengesi, evlatlarını tefeciye düşüren hesapsız baba yüzündendir.
TEFLON KAPLAMIŞ GİBİ
Tayyip Bey’i anası Kadir Gecesi doğurdu. Beyefendiye hiçbir şey yapışmıyor maşallah. Teflon kaplamış gibi yani. Diyorsun ki memlekette reis biraz faiz yüksek mi acaba? Kemal Bey yüzünden. Ya diyorsunuz ki işsizlik arttı, diyor ki Meral Hanım yüzünden. Ya diyorsunuz memlekette biraz geçim zorluğu var. Hep bu muhalefet yüzünden. Hiç üstlerine bir şey değdirmiyorlar maşallah. 23 yıldır iktidardalar, bizim omuzda bir memleket yükü var. Allah’ın izniyle bu yük kalkacak.
Ahmet Söker: “Büyüklerimiz birliğimizin ve geleceğimizin teminatı” – Birlik Haber Ajansı