İstanbul Valiliği’nden fırtına uyarısı: Kuvvetli rüzgar ve aksamalar bekleniyor
İSTANBUL-BHA
İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) akademisyenleri tarafından hazırlanan ön rapor, 23 Nisan 2025’te Marmara Denizi’nde meydana gelen 6,2 büyüklüğündeki depremin ciddi uyarılar içerdiğini ortaya koydu. Silivri’nin yaklaşık 26 kilometre güneyinde, Orta Marmara Sırtı’nda saat 12.49’da ve 13 kilometre derinlikte meydana gelen deprem yaklaşık 13 saniye sürdü.
İTÜ Maden Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mustafa Kumral koordinasyonunda; Prof. Dr. Cenk Yaltırak, Prof. Dr. Seda Yolsal Çevikbilen, Doç. Dr. Tuna Eken, Prof. Dr. Hülya Kurt, Doç. Dr. Beyza Taşkın ve Dr. Murat Şahin’in yer aldığı Afet Yönetimi Uygulama ve Araştırma Merkezi (MATAM) tarafından hazırlanan rapora göre, deprem ve artçıları 40 kilometre uzunluğunda, 12 kilometre genişliğinde bir alanda yoğunlaştı. Artçı sarsıntılar, özellikle Kumburgaz Havzası ve kuzey bloktaki ikincil fay hatlarında etkili oldu. Bazı artçıların derinliği ise 30 kilometreye kadar ulaştı.
Depremin meydana geldiği alan, 1766 yılındaki büyük depremin üretildiği Doğu Sırt Kuzey Segmenti (Kumburgaz Fayı) ile Silivri Sırt Güney Sınır Fayı arasında bulunuyor. Raporda, 2019 Silivri depremleri sonrasında gözlenen stres değişiminin, 2025 depreminin lokasyonuyla uyumlu olduğuna dikkat çekildi.
Yapılan hesaplamalara göre, 1766’dan bu yana biriken sismik enerjinin sadece yüzde 12’si bu depremle boşaldı. Deprem sırasında yaklaşık 20×12 kilometrelik bir alanda 30 santimetrelik yer değiştirme yaşandığı ve olayın sağ yanal doğrultulu faylanma karakteri taşıdığı belirtildi.
Depremin Marmara Bölgesi genelinde hissedildiği vurgulanan raporda, en yüksek ivme değerinin İstanbul Küçükçekmece’de kuzey-güney yönünde 0,2 g olarak ölçüldüğü kaydedildi. Sazlıbosna Barajı’nda 0,16 g, Marmara Ereğlisi sahilinde ve Arnavutköy’de ise 0,1 g ivme değerleri saptandı. Uzmanlar, bu verilerin zemin yapısı, topoğrafya ve jeolojik özelliklerle bağlantılı olduğunun altını çizdi ve mevcut azalım modellerinin yetersiz kaldığını, yeni nesil dinamik azalım yaklaşımlarına ihtiyaç duyulduğunu belirtti.
Raporda ayrıca, 1766’dan bu yana Kumburgaz segmentinde biriken 3,7 metrelik atımın yalnızca 0,3 metresinin bu depremde boşaldığına işaret edildi. Ana şok ve artçıların dağılımının dar bir alanda kaldığı, ancak stresin Orta Marmara Çukuru yönünde yoğunlaştığı gözlemlendi.
MATAM Müdürü Prof. Dr. Cenk Yaltırak, depremin yalnızca 80 kilometre uzunluğundaki Kumburgaz segmentinin 20 kilometrelik kısmında meydana geldiğini belirtti. Fayın büyük bölümünde halen ciddi bir stresin bulunduğunu ifade eden Yaltırak, “Bu, büyük depremin habercisi değil ama ‘stres boşaldı’ demek de yanlış olur,” değerlendirmesini yaptı.
Yaltırak ayrıca, Türkiye’de büyük depremlerin çoğunlukla zincirleme şekilde meydana geldiğini, tıpkı 1999 İzmit ve 2023 Kahramanmaraş depremlerinde olduğu gibi birden fazla segmentin ardışık olarak kırılabildiğini söyledi. Bu senaryoların depremin büyüklüğünü artırabileceğine dikkat çeken Yaltırak, 7,8 büyüklüğündeki Marmara depremi öngörüsünün korkutma amacı taşımadığını, bilimsel verilere dayandığını vurguladı.
“Toplumun en büyük riski bilmesi ve ona göre hazırlık yapması gerekiyor” diyen Yaltırak, şehir planlamalarının en kötü senaryoya göre yapılmasının yaşamsal önemde olduğunu belirtti: “Eğer siz 7,1’e göre tasarım yaparsanız ve 7,8 olursa, sonuç felaket olur. Ama 7,8’e göre hazırlıklıysanız, 7,1’de hiçbir sorun yaşamazsınız.”
Bu gelişmeler ışığında, uzmanlar hem kamu otoritelerini hem de vatandaşları Marmara’da olası büyük bir depreme karşı daha kapsamlı önlemler almaya çağırıyor.
Stratejik ürün kenevirde büyük sıçrama: Tohum ve lif rekor kırdı – Birlik Haber Ajansı